top of page

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Emre Dönmez
    Av. Emre Dönmez
  • 15 Eyl 2023
  • 9 dakikada okunur

İmar kirliliğine neden olma suçu

1. GİRİŞ


İmar kirliliğine neden olma suçu, belediye sınırları içinde veya organize sanayi bölgeleri, Kıyı Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Boğaziçi Kanunu gibi özel kanunlarla imar rejimleri düzenlenmiş olan özel imar rejimine tabi yerlerde kanunlara aykırı bir yapı yapılması veya kanunlara aykırı yapılan yapıların kullanılması için gerekli hizmetlerinin sağlanmasıyla oluşan bir suçtur. Bu konu, insanların sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamalarını sağlamak için düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve çevre hakkı korunur.


“5237 sayılı TCK'nın 184/1. maddesiyle korunan hukuki yarar, kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi, yapılaşmanın yarattığı görüntü kirliliğinin engellenmesi, çevre duyarlılığı ve bilinciyle hareket edilmesi sonucunda çevrenin korunması amaçlanmaktadır.”[1]

İmar kirliliğine neden olma suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu m.184’te düzenlenmiştir. Bu yazıda imar kanununa neden olma suçunun unsurlarından, görevli mahkemesinden, şikayet süresinden, suçun cezası, suçta etkin pişmanlık, suçta hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından, suça konu yapılarda hangi bölümlerin suç kapsamında sayıldığından bahsedilecektir.


Anahtar Kelimeler: Çevre, Çevrenin Korunması, Yapı, İmar, İmar Kirliliği, Ruhsat


2. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU


İmar kirliliğine neden olma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 184. Maddesi'nde


“(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.

(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

(6) (Ek: 29/6/2005 – 5377/21 md.) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.”

şeklinde düzenlenmiştir.


İmar kirliliğine neden olma suçu, Yargıtay 4. Ceza Dairesi 21361 sayılı kararı'nda;

“…imar planı bulunmayan alanlarda da bina yapılması için merciinden yapı ruhsatı alınmasının zorunlu olduğu ve İmar Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, mücavir alanların imar mevzuatı bakımından belediyelerin yetki, denetim ve sorumluluğu altında bulunduğu gözetilmeden, sanığın ruhsatsız bina yapmak suretiyle imar kirliliğine neden olma suçundan hükümlülüğü yerine, binanın belediye mücavir alan sınırları içinde kaldığı ve imar planı bulunmadığı biçimindeki yasal olmayan gerekçe…”[2]

Kanunda suç olarak düzenlenmiş eylemler ruhsat almadan veya ruhsata aykırı bir şekilde bina yapılması, ruhsat olmadan başlatılan inşaatların şantiyelerine elektrik, su veya telefon bağlantısının kurulması ve kullanımına izin verilmemiş binalarda herhangi bir sınai faaliyete bulunmaktır. Söz konusu suçu ve suçu oluşturan unsurları anlamak için önce ilgili kanun maddesinde geçen kavramları incelemek gerekmektedir.


3. SUÇTA KULLANILAN KAVRAMLAR


a. Yapı Ruhsatiyesi

Yapı ruhsatiyesi, bir yapının inşası için gereken iznin alındığını ve yapının yönetmeliklere ve yasal düzenlemelere uygun olduğunu doğrulayan bir belgedir. Ruhsat alınmadan yapının inşasına başlanamaz, bu durumun istisnası 3194 sayılı İmar Kanunu m.26’da belirtilmiştir. Ruhsat alınmadan yapılan inşalar kaçak yapı halini alır.


Yapı ruhsatiyesi kavramı, 3194 sayılı İmar Kanunu m.21/1’de, “Bu Kanunun kapsamına giren bütün yapılar için 26 ncı maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden (....) yapı ruhsatiyesi alınması mecburidir.” şeklinde düzenlenmiştir.


b. Şantiye Binası

Şantiye binası kavramı, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği m.35’te “Lüzum ve ihtiyaca göre inşaatın devamı süresinde kullanılıp yıkılmak üzere yapılacak şantiye binaları…” şeklinde tanımlanmıştır. Yapı ruhsatiyesi olmayan binalar için yapılmış şantiye binalarına elektrik, su veya telefon bağlantısı kurulması imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturur.


c. Yapı Kullanma İzni

Yapı kullanma izni, ilgili yapının inşaatının tamamlandığını ve binanın tamamının veya tamamlanmış kısmının kullanılabileceğini doğrulamak amacıyla verilen bir izindir.


Yapı kullanma izni, 3194 sayılı İmar Kanunu m.30/1’de, “Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye, valilik (...) bürolarından; 27 nci maddeye göre ruhsata tabi olmayan yapıların tamamen veya kısmen kullanılabilmesi için ise ilgili belediye ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.


d. Yapı Ruhsatiyesi

Yapı ruhsatnamesi, bir yapının inşası için gereken iznin alındığını ve yapının yönetmeliklere ve yasal düzenlemelere uygun olduğunu doğrulayan bir belgedir. Ruhsat alınmadan yapının inşasına başlanamaz, bu durumun istisnası 3194 sayılı İmar Kanunu m.26’da belirtilmiştir. Ruhsat alınmadan yapılan inşalar kaçak yapı halini alır.


Yapı ruhsatnamesi kavramı, 3194 sayılı İmar Kanunu m.21/1’de, “Bu Kanunun kapsamına giren bütün yapılar için 26 ncı maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden (....) yapı ruhsatiyesi alınması mecburidir.” şeklinde düzenlenmiştir.


e. Bina

Bina kavramı, 3194 sayılı İmar Kanunu m.5’te “Bina; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarıyan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.” şeklinde tanımlanmıştır.


Yapı kavramı, 3194 sayılı İmar Kanunu m.5’te“Yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.


Kanunun maddelerinden de anlaşılacağı üzere, yapı daha kapsamlı bir kavramdır ve bina kavramını da içinde barındırır. Dolayısıyla her bina yapıdır ancak her yapı bina değildir. Düzenlemede de açıkça belirtildiği üzere imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturan kavram bina kavramıdır. Bina tanımı kapsamına girmeyen yapılar bu suça konu olamaz.


f. Belediye Sınırları İçinde veya Özel İmar Rejimine Tabi Yerler

3194 sayılı İmar Kanunu m.184/4’te de bahsedildiği gibi, imar kirliliğine neden olma suçu sadece belediye sınırları içinde kalan yerler veya özel imar rejimine tabi yerlerde işlenebilir.


Belediye sınırı, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda düzenlenmiş olan esaslara dayanan raporlu bir krokiye dayanan sınırlardır.


Belediye sınırı, 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nda


“Yeni kurulan bir belediyenin sınırları, kuruluşu izleyen altı ay içinde aşağıdaki şekilde tespit edilir:

a) Eskiden beri o yerleşim yerine ait sayılan tarla, bağ, bahçe, çayır, mera, otlak, yaylak, zeytinlik, palamutluk, fundalık gibi yerler ile kumsal ve plajlar belediye sınırı içine alınır.

b) Belediye sınırlarını dere, tepe, yol gibi belirli ve sabit noktalardan geçirmek esastır. Bunun mümkün olmaması durumunda, sınır düz olarak çizilir ve işaretlerle belirtilir.

c) Belediyenin sınırları içinde kalan ve eskiden beri komşu belde veya köy halkı tarafından yararlanılan yayla, çayır, mera, koru, kaynak ve mesirelik gibi yerlerden geleneksel yararlanma hakları devam eder. Bu haklar için sınır kâğıdına şerh konulur.

d) Çizilen sınırların geçtiği yerlerin bilinen adları sınır kâğıdına yazılır. Ayrıca yetkili fen elemanı tarafından düzenlenen kroki sınır tespit tutanağına eklenir.” şeklinde düzenlenmiştir.


Özel imar rejimine tabi yerler, imar rejimleri özel kanunlarla düzenlenmiş yerlerdir.


Mücavir, yani belediye sınırları içinde olmayıp belediyenin kontrolünde ve sorumluluğunda olan alanlarda yapılan binalar imar kirliliğine neden olma suçuna konu olamaz.


“TCK 184 maddesinin 4. fıkrası ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bina yapma veya yaptırma eyleminin suç oluşturabilmesi için, belediye sınırları içinde ya da özel imar rejimine tabi olan yerlerde yapılmasını zorunlu kılmaktadır.”
“TCK’nın 184/4. maddesindeki düzenlemenin içeriğinden kanun koyucunun bilinçli bir tercihle mücavir alanı suç olmaktan çıkardığı görülmektedir.[3]

Dolayısıyla imar kirliliğine neden olma suçu, belediye sınırları dışında kalan ve özel imar rejimine tabi olmayan yerlerde işlenemez.


g. Sınai Faaliyet

Sınai faaliyet, hammaddelerin teknoloji veya insan gücü yoluyla insanların kullanımına ve tüketimine hazır hale getirmektir. Sınai faaliyet amacıyla yapı izni almamış binalarda sınai faaliyet yapılmasına izin verilmesi imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturacaktır.


4. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNUN UNSURLARI


a. Yapı Ruhsatiyesi Alınmadan veya Ruhsata Aykırı Olarak Bina Yapılması

İmar kirliliğine neden olma suçu, belediye sınırları içinde kalan veya özel imar rejimine tabi yerlerde yapılmış binalar için söz konusudur. Bina olarak tanımlanmayan ve belirtilen alanlarda kalmayan yapılar imar kirliliğine neden olma suçuna konu olamaz. Suça konu olabilecek nitelikteki yapılar için ruhsat alınmazsa imar kirliliğine neden olma suçu oluşacaktır.


“5237 sayılı TCK'nın 184/1. maddesinin birinci fıkrasında yer alan suç teşkil eden fiil, suça konu taşınmaz üzerinde, yapı ruhsatiyesi alınmadan ya da ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmak olarak tanımlanmıştır. Suçun oluşabilmesi için ruhsat alınması zorunlu olan binanın ruhsat alınmadan yapılması ya da ruhsat verilmiş olan binanın ruhsata aykırı olarak yapılmış olması gerekmektedir.”[4]

b. Yapı Ruhsatiyesi Olmadan Başlatılan İnşaatlar Dolayısıyla Kurulan Şantiyelere Elektrik, Su veya Telefon Bağlantısı Yapılmasına Müsaade Etmek

Bu suçun oluşması için elektrik, su veya telefon bağlantısının kurulduğu yerin şantiye olması gerekmektedir. Şantiye olmayan yerlere yapılan bu bağlantılar ve sayılanların dışında kalan bağlantılar ve altyapı kurulması bu suça konu olamaz.


c. Yapı Kullanma İzni Alınmamış Binalarda Herhangi Bir Sınai Faaliyetin İcrasına Müsaade Etmek

Bir binayı sınai faaliyet amacıyla kullanmak için uygun yapı kullanma iznini almış olmak gerekmektedir. Uygun yapı kullanma izni olmayan bir binayı sınai faaliyet amacıyla kullanmak suç oluşturur.


“…yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişiler maddede yazılı cezalarla cezalandırılacaktır.”[5]

5. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNDA ŞİKAYET SÜRESİ


İmar kirliliğine neden olma suçu şikayete bağlı bir suç değildir. Bu suç resen soruşturulur ve kovuşturulur. Dolayısıyla bu suç için şikayet süresi mevcut değildir.


6. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME


İmar kirliliğine neden olma suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.


7. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNUN CEZASI


İmar kirliliğine neden olma suçunun cezası suçu oluşturan unsurlar bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.184’te,


“(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.


İmar kirliliğine neden olma suçunda kural olarak adli para cezası verilmemektedir ancak hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi kurumu bu hüküm için de uygulanabilmektedir.


8. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK


Etkin pişmanlık, bir suçun işlenmesinden sonra failin pişmanlık gösterip yarattığı olumsuzlukları gidermesi için çaba sarfetmesi halinde cezasının indirilmesini veya hiç ceza verilmemesini sağlayan bir kurumdur.


5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, imar kirliliğine neden olma suçu için etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını kabul etmiştir. Yapı ruhsatiyesi almadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kimse sonradan yapıyı ruhsata uygun hale getirirse dava açılamaz, açılmış olan dava düşer ve ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu durum 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.184/5’te, “Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.” şeklinde düzenlenmiştir.


9. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda, belirli şartlara bağlı olarak, sanık hakkında hüküm verilir ancak bu hüküm açıklanmaz. Sanığa belirli bir denetimli serbestlik süresi verilir ve bu süre boyunca infazın önüne geçilir. Sanık bu süre içerisinde yükümlülüklere uyar ve suç işlemezse dava düşer ve ceza kararı ortadan kalkar.


İmar kirliliğine neden olma suçunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir. Bu suçu işleyen kişi, etkin pişmanlık hükümlerini yerine getirdiği hallerde hakkında dava açılmayacaktır, açılmış olan dava düşecektir ve mahkum olduğu ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkacaktır. Bir diğer deyişle suçu işleyen kişi, kanunda öngörülen özel düzenlemeden yararlanacaktır.


5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.231/6-c’de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasında “Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” şartı sayılmıştır. Ancak imar kirliliğine neden olma suçunda bu durum etkin pişmanlık hükümlerince davanın açılmaması, açılmış olan dava düşmesi ve mahkum olduğu ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkması sonucunu doğurur. Dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, imar kirliliğine neden olma suçu için uygulanmaz.


“CMK'nun 231. maddesinin uygulanma şartları ile TCK'nun 184/5. maddesi karşılaştırıldığında, imar kirliliğine neden olma suçuna özgü olarak düzenlenen 184/5. maddesi ile fail açısından daha lehe sonuçlar öngörülmüştür. Nitekim fail hakkında hükmolunan ceza kesinleşse dahi, suça konu binanın imar planına veya ruhsatına uygun hale getirilmesi halinde bir süre şartı aranmaksızın ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak, açılmış olan kamu davasının yine süre şartı aranmaksızın düşmesine karar verilecektir. (…) Bu nedenle, imar kirliliğine neden olma suçunda ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirerek TCK'nun 184/5. maddesindeki özel düzenlemeden yararlanma imkânı bulunan fail hakkında CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma imkânı bulunmamaktadır.”[6]

10. İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNA KONU OLAN YAPILARDA SUÇ KAPSAMINA ALINAN BÖLÜMLER


Yapı ruhsatına uygun olan binalarda sonradan yapılan basit tamir ve tadilatlar suç kapsamına alınmamaktadır. Yapılan değişikliklerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nda bina niteliği taşıyan değişikler olması halinde ruhsata tabidir ve bu değişikliklerin yapılması imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturur.


İlgili konu 3194 sayılı İmar Kanunu m.21/3’te, “Ancak; derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk, dere, doğrama, döşeme ve tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhi tesisat tamirleri ile çatı onarımı ve kiremit aktarılması ve yönetmeliğe uygun olarak mahallin hususiyetine göre belediyelerce hazırlanacak imar yönetmeliklerinde belirtilecek taşıyıcı unsuru etkilemeyen diğer tadilatlar ve tamiratlar ruhsata tabi değildir.” şeklinde düzenlenmiştir.


“…bina balkonunun alüminyum doğrama ve cam ile kapatılmasının anılan maddede öngörülen ruhsatsız veya ruhsata aykırı bina yapmak suretiyle imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturmayacağı…”[7]

Binaya yapılan eklentiler ve binadan taşan bölümlerin bina niteliğinde sayılıp sayılmayacağı konusunda Yargıtayın, bu eklentilerin ve binadan taşan bölümlerin imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturup oluşturmadığının bilirkişi raporu sonuçlarıyla anlaşılabileceğine dair bir kararı vardır.


“…bilirkişi raporunda binanın ön ve arka cephesine sanık tarafından proje ve eklerine aykırı olarak toplam 15.00 m² alanlı iki adet balkon yapıldığının belirtilmesi kaşısında, bu yerlerin bina vasfında olup olmadığı, taşıyıcı unsurunun etkilenip etkilenmediği ve inşaat ruhsatına aykırı olarak alan kazanımı olup olmadığı hususlarında bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre delillerin değerlendirilmesi gerektiği…”[8]


KAYNAKÇA

1. Arzu SAĞLAMDEMİR, ‘CEZA HUKUKUNDA İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU’, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hukuk Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2007, İstanbul

2. Abdülbaki GİYİK, ‘İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU’

3. Mahmut KAPLAN, ‘İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU’, Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı, 2016 Antalya

4. Fatih, ŞAHİN ‘İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU (TCK 184. MADDE)’ Yüksek Lisans Tezi, T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2015, Konya

5. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, 3194 Sayılı İmar Kanunu, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği, 5393 Sayılı Belediye Kanunu, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

6. Yargıtay İçtihatları


[1] Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/176 E. , 2018/503 K. [2] Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2007/4245 E., 2008/21361 K. [3] Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/35867 E. , 2014/36539 K. [4] Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/176 E. , 2018/503 K. [5] Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/506 E. , 2016/184 K. [6] Ceza Genel Kurulu 2014/806 E. , 2015/167 K. [7] Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2009/3046 E., 2011/7468 K. [8] Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/2810 E. , 2019/15073 K.


Av. Emre DÖNMEZ & Stj. Av. Aslı Şaylı

コメント


©2021 Tüm hakları saklıdır.

Özkan&Dönmez Hukuk ve Danışmanlık

bottom of page